23 Mayıs 2011 Pazartesi

datekolik:))

çok date(!)im olmadı benim.. olmadı diye üzüldüm mü? hayır..
arkadaşlarımın trajik flörtleri ilk ikinci buluşmaları bana yettti de arttı:) bi yerde yalnız otururken yan masadaki çiftin kaçıncı buluşmada olduklarını tahmin edebiliyorum garip bi şekilde.. vucut dili ele veriyor kendini..
bazıları çok uyumlu birbirinin gözünün içine bakıyor. karşısındakini öpmek için can atıyor.. bazılarında kız veya adam çok bayık bazılarında ikisi de fena...belli ki arkadaş hatrına ikinci şans tanıyorlar birbirlerine ama en vahim en tahammül edemediğim iki taraftan birinin durmadan bıkmadan konuşması susmaması hatta hatta atıp tutması. Gözlemlediğim kadarıyla bunu en çok erkekler yapıyor. Yanlış yapıyorsunuz! eziklik yapmayın kendinizi beğendirmeye bu kadar kasmayın.. biraz da karşınızdakini dinleyin bakalım siz beğenecek misiniz? hem hiç düşündünüz mü bu siz bu kadar konuşurken karşınızdaki kız nasıl kaçıp gitme planları yapıyor biliyormusunuz? şişşşşt.. yan masadaki çocuk o kadar çok konuştun ki ben bile dayanamadım kalktım... karşındaki kıza yazık diil mi cocuuumm! insaf!
bi de sütten ağzı yanmış yeni yoğurdu üfleyerek yiyen erkek tipleri.. siz de cok fenasınız yahu! en vahim durumda olan sizlersiniz bence:) hiç bi adam (müstakbel)sevgiliye eski nişanlısının annesinin nişan alışverişinde neler istediğini alışveriş yapmamak için ayrıldığını anlatır mı? anlatan oluyor emin olun.. :) gözlerimle görüp kulaklarımla işittim. evet inanamadım acaba arkdaşlar mı dedim ama hayır. adam lafını bitirip kızın elini öptü "seninle tanıştığım için çok şanslıyım". acaba kız seninle tanıştığı için şanslı mı?


sex sex sex! hadi kapatın!
:)

tehlike çanları: yeni bir alışveriş canavarı yetişiyor...!!!

ben ki bu güne kadar (29 yıldır dünyadayım hadi ilk 10 seneyi sayma 19 yıldır) toplasan kendime maksimum 19 parça bi kıyafet almışımdır.. sevmezdim.. sıkılganım ben.. hem benim yerime alışveriş yapan kardeşlerim vardı dolabımda hiç bir şey olmasa bile evde her zaman temiz ve giyilmeye hazır kıyafetlerle dolu 2 koca dolap vardı.. takılar çantalar filan da cabası :)
derken ev değişikliği.. bu sefer zevkli bi sevgiliyle aynı ev... tabi onun kıyafetleri tarafımdan giyilmeye müsait değildi ama sevgili düşünceliydi.. benim yerime gidip bana alışveriş yapardı...
bi de muhteşem bi anne.. kız kardeşleri yanına alıp hadi nazlıya kıyafet alalım diye ön ayak olan özverili anne:) yeni evli tatlı kızı 3 yıllık yırtılmış penyelerinden başka bir şeyler de giysin diye...
bi de bi tarafta ben var tabi... hani o alışverişten nefret eden.. zaraymış mangoymuş mağazaya girdiği anda "burda bişey yok" diyip çıkan.. bilemedin.. "aa fena diilmiş" diyip giymeye üşenip alan sonra evde denediğinde "ben kendimi kate moss mu sanıyorum acaba" diyen; aldığı şey kafasından geçmeyen veya gömlek yerine düğmeleri birbirine yelek kadar uzak olan şeyler alan:) (tabi "iyi o zaman zayıflayınca giyerim" diyip değiştirmeyen ve acımadan geçen yıllarda zayıflamak yerine kilosuna kilo ekleyen ama yine de umudunu yitirmeden o olmayan şeyleri saklayan ben:)
özetle: dolabımda ne var? veya ne vardı? yırtılmış penyeler.. olmayan penyeler.. kardeşlerden yürütülen bi kaç hırka.. anne sevgili kardeş birlikteliğiyle alınan muhteşem bi kaç parça çok pahalı şık penye olmayan şeyler:)
alışveriş sevmemenin nedenlernden biri her zaman zayıflayınca alışveriş yapıcam diye bi umudum olması:) şu an yazarken bile gülüyorum.. evet hala inanıyorum buna:) ikincisi garip bi şekilde bana herşeyin pahalı gelmesi:) ve en önemlisi pek bişey beğenmiyor olmam.. bi de üşengeçlik de var tabi..
ama.....amaaaa...... tehlike çanları çalmaya başladı...
suçun büyük bölümü volkanda... anne kardeş baskısı da tuz biber.. ama vurucu darbe psikolojik baskı olarak sevgili sevgiliden geldi:)))
hadi gel sana bişeyler alalım.. hadi git kendine bişeyler al.. hadi aşkım bak bu ne güzel diye başlayan devam eden cümleler ısrarlar... kadın kıyafetleri hiç pahalı diil ki 20-30 liraya bi sürü şey var diyen ikna turları :)
derken o uyuyan canavar uyanmaya başladı... henüz esniyo.. uyanma aşamasında ama hissediyorum.. çok fena şeyler olacak... 19 yılın acısı galiba fena çıkacak...
bana göre "acısı fena cıkacak" kısmı günümüzde bir çok kadının normal hayat ritüeli onu da çok iyi biliyorum ama yine de garip geliyor.. alışmamışım.. vitrin önünden geçerken "aaa güzelmiş" demek üşenmeyip içeri girmek hatta üşenmeyip üstüme giymek denemek! hatta zaman zaman kasaya kadar gidip hatta hatta kasa sırası beklemek! bunlar bana çok ters şeyler:)
kilomda değişiklik var mı??? tabiki evet.. ama zayıfladım mı??? tabikii hayır:)
maddi durumumda değişiklik var mı?tabii ki evet.. ama zenginleştim mi??? tabii ki hayır:)
o zaman değişen ne? modacılar hala alameti farikalar yaratmıyorlar.. hala beğenmediğim cok şey var...
demek ki galiba üşengeçliğim mi geçti acaba???onu da bilemedim ama iyi oldu mu oldu acaba? bence oldu sanki??:)
bakalım...
ps: bu yazı Eda Cetinel, Esra Cetinel, Betül Çetinel ve Volkan Tecimeroğlu'nu fazlasıyla içermektedir:)
dördüne sevgilerr.. sonsuz teşekkürler :)))
bi kaç sene içinde canavar kontrol edilemez hale gelirse teşekkürümü geri alır mıyım onu da bilemedim şimdi..
neyse..
insanlar değişiyor.. alışkanlıklar da değişiyor.. vs vs... bu konuya girmiycem şimdi.. uzadıkça uzadı :)
peki buraya sex sex sex yazsam beni de kaparlar mı:)))

sex sex sex:)
sevgiler,:)

o zamandan bu zamana...

15 Şubat'tan bu zamana...
evet eski sevgiliye geri dönüldü..hem de daha ölümcül bir aşkla...
evde oturduğum o koca kış boyunca almadığım kadar kilo işe başlanınca alındı +4!
evet bu arada işe başladım 3. hafta bitmek üzere...seslendirme radyo hayalleri devam ediyor.
çaba var mı? seslendirme için evet, radyo için henüz bi aksiyon yok...
ama akıl başa geldi mi?? hem de naasssııılll!!!!
eğlenceye devam mı??? ben kendim oldukça durmaksızın... :)